İlçe merkezinin tarihi geçmişi Bizans dönemine kadar gidiyor olmasına rağmen Menderes’in güney mahallelerinde pek çok tarihi sit alanları bulunmaktadır. Ahmetbeyli’deki Klaros Bilicilik Merkezi’ndeki kalıntılar MÖ 13. yüzyıl sonu ile 12. yüzyıl başlarına tarihlenmekdir. Bu bölgeye göç eden Akhalar, Karyalılar’ın kurmuş olduğu Kolophon (Değirmendere) kentine yerleşmişlerdir. İlk göçmen grubun önderi olan Rhaikos daha sonra Thebai’den (Yunanistan) gelen bir göçmen grubundaki Manto ile evlenir. Klaros Bilicilik Merkezi’ndeki su kaynağının Manto’nun gözyaşlarından oluştuğu anlatılır.
Klaros’un ün kazanması Manto ile Rhaikos’un oğulları kahinlik görevini annesinden devralan Mopsos zamanında olmuştur. Troya Savaşı’ndan sonra ünlü kahini Akhalı Kalkhas, Klaros’a gelerek Mopsos’la yarışmak için Klaros’a gelir. Bu yarışmayı kaybeden Kalkhas kahrından ölür.
Klaros’ta ilk bilicinin bir kadın olmasına rağmen daha sonraki dönemlerde biliciler her zaman için erkeklerden seçilmişlerdir. Önceleri sadece kent delegelerinin başvurusuna açık olan Klaros Büyük İskender’in (V. Alexander) Klaros’a kişisel bir başvuru yapmasıyla kişisel başvuruları da kabul etmeye başlamıştır. Öyküye göre Büyük İskender Smyrna’yı aldıktan sonra Pagos Tepesi’nde (Kadifekale) uykuya dalar. Rüyasında Nemesis ilaheleri Büyük İskender’e uyuduğu yerde bir kent kurmasını söyler. Rüyasının yorumu için Klaros Kehanet Merkezi’ne başvuran Büyük İskender tanrıdan “Kutsal Meles çayının dışındaki Pagos’ta oturacak olan halk, üç hatta dört kat daha mutlu olacak” yanıtını alır ve Pagos’ta Yeni Smyrna’yı kurar. Bu olaydan sonra oldukça ünlenen Klaros, Barbarları da (Yunan olmayan halkları) kabul eden bir kehanet merkezi haline gelir.
Klaroslu Homeros
İlyada ve Odysseia destanlarının derleyicisi olduğu kabul edilen, Antik Çağ’da yaşamış İyonyalı ünlü ozan Homeros’un Smyrna (İzmir) bölgesinde yaşamış olduğu bilinmektedir. Klaros Bilicilik Merkezi kazıları sırasında ortaya çıkarılan Homeros heykeline dayanarak Homeros’un Klaroslu olduğu kabul edilmektedir.
Dolunay Kehanetleri
Klaros Bilicilik Merkezi’ndeki kehanetler, dolunay zamanı ay göğe yükseldikten sonra meşale ışığında yapılır, ergenliğe henüz adım atmış 7 genç kız ve 7 erkeğin ellerinde defne yapraklarını sallayarak sunağın ve tapınağın önüne gelir ve burada tanrıya ilahiler okuduklarından bahsedilir. İnanışa göre tapınaklar tanrıların evidir ve bu nedenle tapınaklara giriş yasaktır. Halk olarak sadece tapınağın girişine kadar girilmesine izin verilirdi. Çok iyi süvari ve savaşçı olan Karlar’ın (Klaros yerel halkı) aynı zamanda çok iyi gemicilik yaptıkları ve kendilerine ait tersaneleri de olduğu bilinmektedir. MS 4. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte Klaros terkedilmiştir.
Türkiye’nin ilk arkeoparkı
Türkiye’nin ilk arkeoparkı Antik dönemde olduğu gibi, bugün de Apollon Klaros Kutsal Alanı, Anadolu ve dünya arkeolojisinde önemli bir yere sahiptir. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuran Şahin’in başkanlığında 2001 yılından bu yana yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan tarihi eserlerin, yapılan son düzenlemelerle mulajlarının kutsal alanda ve açık havada sergilendiği bir arkeopark projesi hazırlanmıştır. Türkiye’nin ilk arkeopark projesi olma özelliği taşıyan ören yerinde öncelikle, antik yazarların sıklıkla söz ettikleri Hekatomb (yüz adet hayvan bağlama bloğu) bir kutsal alanda bulunmuş dünyadaki tek eserdir. Tüm tanrılara çok sayıda hayvan kurban edildiği bilinmektedir. Ancak Apollon döneminde diğer tanrılardan farklı olarak hekatombaiostu ve birçok kentte aynı anda Hekatombaia Bayramları kutlanıyor ve tanrıya aynı anda yüz hayvan özellikle de boğa kurban ediliyordu. Klaros Kutsal Alanı’nda bulunmuş olan hekatomb, bu hayvan ritüelinin ilk arkeolojik kanıtıdır.
Tanrı Apollon’a adanmış olan Apollo Klarios Tapınağı, Helenistik Dönem’de İyonya’da kurulmuş tek dor tapınağıdır. Dünyanın en eski bilicilik merkezi olan Klaros Kutsal Alanı içerisinde anıtsal boyutta, yaklaşık 8 m yüksekliğinde Apollon, Artemis ve Leto’nun kült heykelleri bulunan ender kutsal alanlardan biridir. Klaros’u diğer antik kentlerden ayıran diğer bir özelliğiyse, tapınağının basamaklarında dahi yazıtlı olan tek kutsal alan olmasıdır.
“Öğretilmemiş, annesiz, yok edilemez, ismi olmayan, birçok ismi olan, evi ateş içinde, bu tanrıdır. Biz melekler tanrının yalnızca küçük bir parçasıyız. Soranlar için, istemek tanrının doğasındadır, o böyle açıklar: Her şeyi gören Aether Tanrıdır. Ona bakmalı ve onu doğuda gördüğünde dua etmelisin.”